Dün AK Parti’nin üst düzeyinde yer alan bir arkadaşımla telefonda konuşuyoruz. “Bir vatandaş olarak düşününce gazeteci olarak çok iyi gidiyorsun ama bir AK Partili olarak aynı şeyi söyleyemeyeceğim…” diyor telefonu kapatıyoruz.
Ardından bir eski arkadaşım arıyor. “Gazeteci olarak iyisin ama CHP’ye sürekli çakıyorsun, yiyorsa AK Parti’ye de çak…” diyor, telefonu kapatıyoruz. Gazeteyi elime alıp Hürriyet’e bakıyorum Yalçın Doğan kibar kibar azarlıyor “Cüneyt sende sapma var, sen eskiden böyle değildin” diyor, gazeteyi kapatıyorum.
Telefon çalıyor bir başka arkadaşım arıyor, “Ne o Ergenekoncu diye alınmaktan mı korktun” diyor, telefonu kapatıyorum.
Twitter’ı açıyorum “Hey Fethullahçı, görüyorsun değil mi yaşananları…” yazan bir mesaj var, bilgisayarı da kapatıyorum.
Tek cümle, dört yankı
Yalnız değilim biliyorum. Günümüzde sadece gazeteciliğe biat eden gazetecilerin durumunun özeti budur. İster köşe yazarı ister editör isterse genel yayın yönetmeni olsun söylediğimiz tek cümlenin dört kafadan farklı yankısı oluyor.
Zor bir dönemden geçiyoruz, artık bunu biliyoruz. Gazeteciliğimiz üzerine de herkesin söyleyeceği bir söz, keseceği bir ahkâm var. Ya ‘oncu’ ya ‘buncu’ olmamız bekleniyor. Hepimizden bir davaya biat etmemiz, sipere yatıp o dava uğruna çatışmamız isteniyor. Oysa tek tük de olsa ortada durmaya çabalayan biz gazetecilerin tek bir davası var: Gazetecilik.
O kadar…
Bugün artık bunu yapamaz noktaya geldiğimiz için mesleği bırakmayı düşünüyorum. (Hâlâ da düşünüyorum…) Ama bırakana kadar bugüne kadar söylediğimi söylemekte bir an tereddüt etmeye de niyetim yok. Bu fırtınalı değişim dönemlerinde işin kolayı bir cemaate, görüşe, partiye, takıma sırtını yaslamak. Oysa biz bir avuç gazeteci, örgütsüz, ideolojik olarak bağımsız, taraftarsız, kimsesiz, çırılçıplak, yapayalnız mesleği yapmaya uğraşıyoruz. Doğruya doğru diyoruz. Yanlışa yanlış. Sonunda başımıza ne geleceğine aldırmadan yazıp çiziyoruz. Gerçeği söyleme hırsımız korkularımızı tarumar ediyor.
Ben yalnız değilim, bu yazdıklarım da sadece benim düşüncelerim değil. Ne zaman ki korkum düşüncelere galip gelir, ne zaman ki elimden kalem alınır, ne zaman ki bıkar, usanır, yorulur, vazgeçerim… İşte o zaman ceketimi alıp giderim.Bu köşe yazısı toplam 3189 defa okunmuşturKöşe Yazısı Yorumları Yorum EkleBu habere henüz yorum yapılmamıştır, ilk yorum yapan siz olun.